-Aynen Taksim Suretiyle Ortaklığın Giderilmesinde Çekilecek Kura Sonucunda Kendisine Daha Kıymetli Taşınmaz Düşen Taraf İvaz Bedeli Farkını Hükümden Önce Depo Etmelidir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3062 E. , 2019/1211 K.
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.10.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, 19 ada 100 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölümler üzerindeki ortaklığın aynen taksim, olmadığı takdirde satış suretiyle giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların müşterek murisinden miras kalan 19 ada 100 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek 19 adet bağımsız bölümden oluşan taşınmazın, taşınmazın satılarak ortaklığın giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, dava konusu taşınmazın öncelikle taraflar arasında ivaz ilavesi ve tenkisi suretiyle aynen taksimini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu bağımsız bölümler üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesine göre; “Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak v arsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır…”; 650. maddesinde ise; “Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar. Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur. Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur’a çekilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapabilir.
Kanun koyucunun bu hükmü getirmekteki amacı öncelikle aynen paylaştırma isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması halinde, gereğinde farkı para ödetmek yoluyla, denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesinde mirasçıların anlaşması asıl olup, anlaşamazlarsa kura çekilecektir.
Bu yolla aynen paylaştırmayı gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi açıklanan yasal düzenlemelere de aykırıdır.
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazlar davacılar ve davalılar adına paylı olarak kayıtlıdır.
Taraflar mümkün ise aynen taksim edilmesini, mümkün değil ise satış suretiyle ortaklığın giderilmesini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece, taraflarca aynen paylaştırılması istenen 19 adet bağımsız bölüm ve bunları paylaşacak 6 adet paydaş bulunduğuna göre yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda, paydaşların bir kısmının rızasının olması halinde başkaca alternatifler araştırılarak, kabul eden tarafların payı müşa bırakılmak veya gerektiğinde ivaz ilavesi yapılmak suretiyle aynen taksimin mümkün olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınarak taksim suretiyle ortaklık giderilmelidir. Çekilecek kura sonucunda kendisine daha kıymetli taşınmazlar isabet eden tarafa ivaz bedeli farkını hükümden önce depo etmesi için kesin süre verilmeli, depo edildiği takdirde taksim suretiyle ortaklık giderilmeli, depo edilmediği takdirde aynı hak karşı tarafa tanınmalı, her iki tarafın da ivaz bedelini kesin süre içerisinde depo etmemesi durumunda ise şimdiki gibi satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmelidir.
Mahkemece, değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle, bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 13.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Ayrıntılı bilgi için Kayseri Boşanma Avukatı, Ağır Ceza Avukatı, İcra Avukatı, Miras Hukuku, Aile Hukuku, Ceza Hukuku, Taşınmaz Hukuku, İdare Hukuku Avukatı alanında uzman avukatlarımızın bulunduğu Güneş Hukuk ve Danışmanlık Avukatlık Ofisine ulaşabilirsiniz…