4483 Sayılı Yasa Uyarınca Soruşturma İzni Almadan Yürütülen Yargılamalar

12. Ceza Dairesi 2020/11918 E. , 2021/8486 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, görevi kötüye kullanma

Taksirle yaralama suçundan sanıklar … ve …’un mahkumiyetlerine, görevi kötüye kullanma suçundan sanık …’nun beraatine, taksirle yaralama suçundan sanık … hakkındaki açılan davanın şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine ilişkin hükümler katılan ile sanıklar … ve … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Taksirle yaralama suçundan sanık … hakkındaki açılan davanın şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine ilişkin hükme yönelik katılanın temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Katılan ile sanık …’ın birlikte bulunduğu 12.11.2015 tarihli duruşmada, katılanın, sanık …’tan şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, katılanın, hükmü sanık … aleyhine temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığından, … yönündeki temyiz isteminin CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Görevi kötüye kullanma suçundan sanık …’nun beraatine ilişkin katılanın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Olay tarihinde, katılanın … Devlet Hastanesi çamaşırhanesinde Misyon Temizlik Şirketi elemanı olarak temizlik işçisi sıfatıyla çamaşırhanede çalıştığı sırada elektrik akımına kapılarak yaralandığı olayda, sanık …’nun katılanın yaralanmasına yönelik adli rapor düzenlememesi nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı anlaşılmakla,
… Devlet Hastanesinde doktor olarak çalışan sanığın, atılı suçu görevinden dolayı işlediğinin iddia edilmiş olması karşısında, 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun” hükümlerine göre soruşturma izni alınması için durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
3-Taksirle yaralama suçundan sanıklar … ve …’ın mahkumiyetine ilişkin katılan ve sanıkların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Sanıklara isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinin 1-2-3. fıkralarında düzenlenen ”taksirle yaralama” suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK’nın 89. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas 2020/33 karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 esas 2021/4 karar sayılı iptal kararları ile ”…kovuşturma evresine geçilmiş…, …hükme bağlanmış…” ibarelerinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıkların ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 01.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Ayrıntılı bilgi için Kayseri Boşanma Avukatı, Ağır Ceza Avukatı, Miras Hukuku, Aile Hukuku, Ceza Hukuku, Taşınmaz Hukuku Avukatı alanında uzman avukatlarımızın bulunduğu Güneş Hukuk ve Danışmanlık Avukatlık Ofisine ulaşabilirsiniz…

Yorumlar kapalı